edebiyatdersi.com'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
Derskonum.com ailesi olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 10.Sınıf Edebiyat Yeni Müfredat 2.Tema Kelimelerin Ritmi Ders Notları Maarif Modeli PDF İNDİR üzerine bir paylaşım yazacağız.
Siz de eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
Hazırlayan: Mustafa ŞAHİN
İyi çalışmalar..
10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Yeni Müfredat Konu Anlatımı
2.
Tema Kelimelerin Ritmi / Maarif Modeli
ÖNCE
BU KISMI OKUMALISIN
Değerli takipçilerimiz,
bu sayfamızda Kelimelerin Ritmi teması ile ilgili
notlar paylaşacağız. Burada özellikle MEB'in ders kitabını inceledik. Ders
kitabında var olan tüm bilgileri ve atıfta bulunulan tüm bilgileri sizlerle
paylaşacağız. Özellikle bazı başlıkları anlaşılması açısından detaylandırdık.
Notlar üzerine tıklayarak konu anlatımına ulaşabilirsiniz.
·
PDF linki aktif olduğunda ise
PDF'yi indirebilirsiniz.
·
Dilbilgisi konularını farklı PDF'lerle
paylaştık.
·
Ünite ile ilgili çalışma
kağıtlarına ve test sorularına da bu sayfadan ulaşabilirsiniz.
Son söz:
değerli takipçim verdiğimiz emeğin karşılığı olarak bu sayfanın linkini
arkadaşlarınızla paylaşmanızı istiyoruz. Şimdiden teşekkürler.
İyi çalışmalar.
Hazırlayan: Mustafa ŞAHİN
Ünite
içeriğinde neler var?
1-Şiir nedir? Şiir Türleri Nelerdir?
2-Şiirde gelenek nedir?
3-Şiir ve gelenek ilişkisi- Geleneğin zamanla
değişimine örnekler
4-Farklı şiir geleneklerinin görülmesinin nedenleri
nelerdir?
5-Divan şiiri geleneği
Divan
şiiri / Klasik Türk Şiiri kaynağı
Divan
şiirinin edebiyatımıza katkısı
6- Divan şiiri nazım biçimleri
-Gazel
-Kaside
-Şarkı
-Murabba
-Rubai
-Tuyuğ
-Önemli
kavramlar
7-Modern şiir geleneği
-Modern
şiirde "Saf Şiir" anlayışı
-Divan
Şiiri ile Saf Şiir karşılaştırması
8- Metinlerin Sınıflandırılması
9-Sohbet Türü
10-Podcast nedir?
11-Radyo Tiyatrosu Nedir? Özellikleri
12-Dilbilgisi Konuları
-Zamir
-Edat
-Bağlaç
-Ünlem
-Anlamına
Göre Cümleler.
.PDF LİNKİ AŞAĞIDADIR ✋👇
1-Şiir nedir?
Şiir Türleri Nelerdir?
Dilin, anlamı, ses ve ritim ögelerini belli bir
düzen içinde kullanarak bir duyguyu, düşünceyi kendine özgü bir duyuşla ifade
etme sanatına şiir denir.
Bir
şiir incelenirken şiire bir bütün olarak bakmak gerekir. Şairin hayata, topluma, doğaya ve
insana bakışı nasıl olmuştur; eserine ne şekilde yansımıştır? Seçtiği konunun,
kullandığı sözcüklerin, hayallerinin kaynağı ne olabilir?
ü Şiirin yazıldığı dönemdeki hâkim zihniyeti,
ü Dönemin sanat anlayışını,
ü Dönemin sosyal, siyasi ve kültürel hayatının özelliklerini,
ü Şiirde ahengi sağlayan unsurları,
ü Şairin bağlı olduğu geleneği,
ü Şiirin dilini, yapısını, temasını belirlemek gerekir.
ŞİİR TÜRLERİ
Manzume ve şiirler işlenen konuya, duygu ve
düşüncelerin aktarılma biçimlerine göre türlere ayrılmıştır, bunlar altı
başlıkta incelenebilir:
1.
Lirik Şiir: Aşk, ayrılık, özlem, ölüm, yalnızlık gibi konuları
içten gelen bir duyguyla, coşkulu bir dille anlatan şiirlerdir.
Örnek
Seni seviyorum, çünkü;
Bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin,
Bir ressamın fırçasından çıkmış gibi…
Ama alalade bir renk değil,
Gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan bir renk…
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ümit Yaşar OĞUZCAN
*
2.
Epik Şiir: Destansı özellikler gösteren şiirlerdir.
Kahramanlık, savaş, konuları işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, mertçe
bir meydan okuma, savaşma arzusu uyandırır.
Örnekler
Durduk, süngü takmış kafir ayakta
Bizde süngü yok
Bir hayret kızıllığı akardı üstümüzden
Dehşetten daha çok
Durduk, süngüsü düşmanın pırıl pırıl,
Önümüze çıktı bir gündüz, bir gece
Korku değil haşa
Bir büyük düşünce.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
3. Pastoral Şiir
Çoban ve kır yaşamını, doğa güzelliklerini anlatan
şiirlerdir.
Örnek:
Gümüş bir dumanla kapandı her yerYer ve gök bu akşam yayla dumanı
Sürüler, çemenler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı
Ömer Bedrettin UŞAKLI
4.
Didaktik Şiir
Belli bir düşünceyi aşılamak ya da bir konuda öğüt,
bilgi vermek, ahlakî bir ders çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu
yönü zayıf şiir türüdür.
Örnek
Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan, gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelince
Anı yad ellere açıcı olma
Karacaoğlan
5. Satirik Şiir
Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi,
olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bu şiirlere divan
edebiyatında hiciv, halk edebiyatında taşlama, yeni
edebiyatımızda ise yergi adı verilir.
Örnek
Yiyin, efendiler, yiyin, bu can katan masa sizin;Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Tevfik FİKRET
Yalan dolan ile devran sürmeyi
Biz ne bilek beyim büyükler bilir
Milletin başına çorap örmeyi
Biz ne bilek beyim büyükler bilir
Abdurrahim Karakoç
6. Dramatik Şiir
Hayatın trajik, komik, korkunç yanlarını göz önünde
canlandıran şiirlerdir. Manzum tiyatro yapıtlarıdır.
2-Şiirde gelenek nedir?
Şiir
ve Gelenek / Zihniyet
Okuduğumuz bir şiirden, yazıldığı dönemin zihniyetini; yani toplumun hayata, olaylara bakışını, değer sistemini öğrenebiliriz. Toplumun bir bireyi olan sanatçı da o toplumun kültürüyle, gelenek ve görenekleriyle, değer yargılarıyla yetişmiştir; çağının sosyal, siyasi, askeri olaylarına tanıklık etmiştir.
Böyle olunca sanatçının, dönemin zihniyetini eserine yansıtması kaçınılmazdır.
Zihniyet değiştikçe şiirlerde konuların ele alınış tarzları da değişecektir.
3-Şiir ve
gelenek ilişkisi- Geleneğin zamanla değişimine örnekler
A-Oğuz
Kağan Destanı'ndan
|
Ey oğullar köp men aşdum Uruşgullar köp men kördüm Çıda birle köp ok attum Aygır birle köp yürüdüm Düşmanlarım ığlagurdum Dostlarumnı men kültürdüm Kok Tengrige men ötedim Senlerge bire men yurtum
|
Günümüz Türkçesiyle Ey oğullarım ben çok yaşlandım Çok savaşlar (vuruşmalar) gördüm Kargı ile çok ok attım At ile çok yollar aştım Düşmanlarımı ağlattım Dostlarımı güldürdüm Gök Tanrı'ya borcumu ödedim Şimdi size yurdumu veriyorum
|
İslamiyet'ten önceki Türk edebiyatı ürünü olan Oğuz
Kağan Destanı, o dönemdeki savaşçı, yiğit, mücadeleci Türklerin yaşamını yansıtmaktadır.
Bu parçadan hareketle o dönemde Türklerin Orta Asya'da varlıklarını sürdürmek
ve birliklerini korumak için pek çok savaşa katıldıklarını, savaşlarda ok ve
yay kullandıklarını, ulaşım aracı olarak atlardan ararlandıklarını, savaşlarda başarı elde
ettiklerini, Gök Tanrı inancına sahip olduklarını ve yönetimin de babadan oğula
geçtiğini öğreniyoruz.
|
B-Koşma Altın kafes idi benim durağım Dost elinden yaralandı yüreğim Evvel yakın idim şimdi ırağım Felek beni nazlı yârdan ayırdı … Kumaş olam arşın arşın yırtılam Köle olam çarşılarda satılam Vadem yetmedi ki ölem kurtulam Felek beni nazlı yârdan ayırdı .PDF LİNKİ AŞAĞIDADIR ✋👇 Der Karacaoğlan yanam alışam Akşam gidem şu sulara karışam Yol başına gelmiş varam danışam Felek beni nazlı yârdan ayırdı Karacaoğlan Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumun
gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur. Güneydoğu
Anadolu, Çukurova, Toroslar yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin
yaşayış, duyuş ve düşünüşlerini yansıtan özellikler, onun kişiliği ile
birleşerek şiirlerinde hayat bulur. Yukarıdaki şiir şairin, sevdiğinden ayrılışını
feleğe bağlayan kadercilik anlayışı ve insanın vadesi gelince öleceği
inancıyla dönemin dini zihniyetini yansıtmaktadır. Şiirin 2. dörtlüğünden o zamanki ölçü biriminin
arşın olduğunu, çarşıda insanların köle olarak satıldığını, yani köle
ticaretinin o dönemde geçerli bir kavram olduğunu öğreniyoruz. Bütün bunlar
da o dönemin ekonomik, sosyal ve kültürel zihniyetini yansıtmaktadır. Yine şiirin halk edebiyatı geleneğini yansıtan
dörtlüklerle kurulması, hece ölçüsüyle, sade bir dille ve koşma nazım
biçimiyle yazılması dönemin sanat anlayışını yansıtmaktadır. |
|
|
C-Kaside … Bezm–i felekde urmış idi Zühre sâza çeng İyş ü safâda hurrem u handân u şâdmân
(Zühre yani Çobanyıldızı
göğün toplantısında yiyip içip eğlenerek,
gülerek mutlu ve neşeli, sazına el atmıştı.)
Tedbîr-i mu'zamât-ı umûr-ı cihân içün Yakmışdı Şem'-i fikreti Bercis-i nükte-dân
[Dünya işlerinin
büyütülmüş sorunlarına çareler bulmak için güzel konuşan Bercis (Müşteri
Yıldızı, Jüpiter gezegeni) düşünce mumunu yakmıştı.]
16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin en güçlü olduğu
dönemde yaşamış olan divan sanatçısı Baki'nin şiirlerine bu dönemin ihtişamlı
hayatı yansımıştır. Yukarıda 1. beyitte yenip içilen bir musikî toplantısı anlatılmıştır.
Gökyüzünün görünüşü de böyle bir toplantıya benzetilmiştir. Ay, yıldız,
samanyolu, toplanmışlar; zühre de saz çalıyor. Bütün bunlar hem dönemin yaşam
tarzını, kültürel ve sosyal hayatını hem de astronomi bilgisini ortaya koymaktadır.
Ayrıca şiirde kaside nazım şeklinin, beyitlerin, aruz ölçüsünün, Arapça ve
Farsça kelime ve tamlamaların kullanılması, zevk ve eğlence konularının işlenmesi, dönemin sanat anlayışını
göstermektedir.
|
|
Kaynak:derskonum.com /
Hazırlayan: Mustafa ŞAHİN
|
D-Kuyruklu
Şiir Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi Senin yiyeceğin kalaylı kapta Benimki aslan ağzında Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik Ama seninki de kolay değil kardeşim Kolay değil hani Böyle kuyruk sallamak Tanrı'nın günü Orhan Veli KANIK Modern şiir geleneğiyle
yazan Orhan Veli Kanık, şiirlerinde söz sanatlarına, ölçüye, uyağa yer
vermeyerek; günlük konuşma dilini kullanarak ve işlediği konularla döneminin
sanat anlayışını ortaya koymuştur. "Kuyruklu Şiir" adlı şiirinde
toplum eleştirisini ironi ve parodi tekniklerini kullanarak işlemiş,
"Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi" benzetmesiyle sınıflar
arasındaki ayrıma değinmiş, "yiyeceğin aslanın ağzında olması" ve
"kemik rüyaları" görme sözleriyle geçim zorluklarına, ağır çalışma
koşullarına dem vurmuş; böylece dönemin sosyal, kültürel ve ekonomik
zihniyetini yansıtmıştır.
|
|
5. Divan Şiiri Geleneği
Divan şiiri / Klasik Türk Şiiri kaynağı:
X. yüzyıldan sonra Türkler arasında yayılan ve
yerleşen İslâmiyet, Arap ve İranlılarla her alanda bağların kurulmasını,
edebiyat alanında da ortak bir düşünce ve zevkin doğmasını sağlamıştır. Medrese
kültürüyle yetişen aydın şairler, Arap ve İran edebiyatının etkisinde kalarak
ve onları örnek alarak eserler yazdılar. Böylece divan edebiyatı oluşmuş oldu.
Divan edebiyatına "yüksek zümre edebiyatı", "klasik
edebiyat", "saray edebiyatı" gibi adlar da erilmiştir. Divan edebiyatında da şiir ön
plandadır.
Divan Şiirinin Genel Özellikleri:
Ø Dili, Arapça, Farsça, Türkçe sözcüklerin karması olan Osmanlıcadır.
Ø Dil, bu nedenle oldukça ağırdır.
Ø Ölçü, uyak, nazım birimi, nazım şekli kesin kurallara bağlanmış; biçime
çok önem verilmiştir. Ses akışı ve ritim son derece güçlüdür.
Ø Aşk, kadın, şarap, din ve tasavvuf konuları ağırlıklı olarak işlenmiştir.
Ø Allah'a duyulan "ilahi aşk" ve sevgiliye duyulan "beşeri
aşk" en çok işlenen konudur. Aşkta işlenen sevgili ise tek tiptir. Sevgili selvi gibi uzun boylu, ince belli, siyah ve
uzun saçlı, gül yanaklı, ayva tüylü, ok kiprikli, gamzeleri yaralayıcıdır.
Ø Soyut bir edebiyattır. İnsan ve doğa gerçekte olduğundan farklı ele
alınır. Günlük hayatın gerçeklerinden pek söz edilmez.
Ø Sevgili, doğa gibi unsurlar hep hayalidir.
Ø Şiirlerin başlığı yoktur. Şiirler nazım biçimlerine göre adlandırılır.
Ø Şiirlerin ritmi aruz ölçüsüyle sağlanmıştır.
Ø Nazım birimi ağırlıklı olarak beyittir. Bentlerle yazılan nazım şekilleri
de vardır.
Ø Her beyit kendi içinde bir anlam bütünlüğü oluşturacak biçimde yaratılır.
Ø Divan şiirinde konu değil, biçim güzelliği önemlidir.
Ø Aynı konu birçok şair tarafından ele alınır.
Ø Toplumsal konulara değinilmemiş, "sanat için sanat" anlayışı benimsenmiştir.
Ø Divan şiirinde sanatlı anlatım, ustalığın ölçüsü sayıldığından söz
sanatlarına çok yer verilmiş, mazmunlar da bolca kullanılmıştır.
Ø Daha çok tam ve zengin uyak kullanılmıştır.
Ø Arap ve İran edebiyatından alınan gazel, kaside, mesnevi, rubai, murabba,
muhammes gibi nazım şekilleri kullanılmıştır.
Ø Şarkı ve tuyuğ ise Türklerin geliştirdiği şekillerdir.
Ø Şiirler işlenen konulara göre tevhit (Allah'ın birliği), münacaat (Allah'a
yakarış), naat (peygambere övgü), methiye (devrin büyüklere övgü), hicviye
(eleştiri), mersiye (ağıt) gibi adlar alır.
Ø 13. yüzyılda gelişmeye başlamış, 16. ve 17. yüzyıllarda en olgun dönemini
yaşamış, 19. yüzyılın sonlarında ise biçimsel olarak sona ermiştir.
Ø Fuzuli, Baki, Nedim, Nef'i, Nabi, Şeyh Galip en önemli
temsilcilerindendir.
Divan
şiirinin edebiyatımıza katkısı
🕊️ 1. Dil ve Üslup
Zenginliği
*Divan şairleri, Osmanlı Türkçesini çok zengin ve işlenmiş bir edebî dil hâline getirdiler.
🎨 2. Estetik Anlayış ve Sanat Bilinci
*Divan şairleri için şiir bir güzellik yaratma sanatıydı.
*“Sanat için sanat” anlayışını Osmanlı döneminde ilk olarak sistemli biçimde uyguladılar.
📜
3. Nazım Biçimlerinin Gelişmesi
*Gazel, kaside, mesnevi, rubai, kıt’a gibi birçok nazım biçimi Divan şiiriyle edebiyatımıza yerleşti
🌹 4. Tasavvuf ve Düşünce Dünyası
*Tasavvuf, ilahi aşk, insan–Tanrı ilişkisi gibi temalar,
felsefî derinlik kazandırdı.
*
Bu yönüyle hem felsefi hem mistik bir edebiyat anlayışı
gelişti.
🕰️
5. Klasik Türk Kültürünün Taşıyıcısı
*Osmanlı dönemin sosyal, kültürel, dini ve sanatsal
hayatını yansıttı.
*
Dolayısıyla Divan şiiri, Türk-İslam kültürünün edebî hafızasıdır.
6- Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri
a.
Gazel
Ø Fars edebiyatında gelişmiş, oradan Türk edebiyatına geçmiştir.
Ø En az 5, en çok 15 beyitten oluşur.
Ø Uyak düzeni aa / ba / ca / da / ea…biçimindedir.
Ø Asıl konusu aşktır. Buna bağlı olarak sevgilinin güzellik-lerinin
övgüsü, aşığa çektirdiği cefadan yakınma, kıskan-ma, ayrılık acısı, özlem,
kavuşma isteği… Aşkın yanında şarap'tan da söz edilir.
Ø İlk beyitine "matla", son beyitine "makta",
en güzel beyi-tinde "şah beyit" ya da "beytü'l
gazel" denir.
Ø Şairin adı veya mahlası "makta beyit"te geçer.
Ø Gazellerde öncelikle beyit güzelliği ve bütünlüğüne önem verilir. Gazelin
tüm beyitleri arasında anlam bütünlüğü varsa böyle gazellere "yek-ahenk",
bütün beyitleri aynı güzellikte olan gazellere de "yek-âvaz" gazel
adı verilir.
Ø Üslup yönünden gazeller, âşıkâne (lirik), rindâne, şuhâne
ve hikemi (didaktik) gibi adlar alır.
Gazel
örneği
Can verme gam-ı aşka ki aşk candır- a
Aşk âfet-i cân olduğu meşhur-ı cihandır. -a
Yahşi
görünür sûreti meh-veşlerin ammâ -b
Yahşi
nazar ettikte ser-encâmı yamandır -a
Aşk icre azâb olduğun andan bilürem kim -c
Her kimse ki âşıktır işi âh u figandır -a
Ger
derse Fuzûli ki güzellerde vefâ var -d
Aldanma
ki şair sözü elbette yalandır -a (Fuzûli)
b.
Kaside
Ø Türk edebiyatında genel olarak din ve devlet büyüklerini övmek için
yazılmıştır. Birini yermek için yazılan kasideler de vardır.
Ø Arap edebiyatından alınan nazım biçimidir.
Ø Nazım birimi beyittir ve aruz ölçüsüyle yazılır.
Ø Beyit sayısı 33–99 arasında değişir.
Ø Uyak düzeni gazelle aynıdır: aa xa xa xa…
Ø İlk beyitine matla, son beyitine makta denir.
Ø Şairin adının veya mahlasının geçtiği beyite "tac beyit" adı
verilir ve bu beyit kasidenin sonlarında yer alır.
Ø
Kaside 6 bölümden oluşur. Buna kasidenin iç planı
denir. Bu bölümler sırasıyla ve özellikleriyle şöyledir:
Ø
Nesib (Teşbib): Kasidenin girişi ve şiir yönünün en ağır
basan bölümüdür.
Ø
Genellikle 15-20 beyit arasındadır. Şair, birini
övmeden önce bu bölümde bir betimleme yapmak ister. Ba har, kış, gece, savaş, sevgilinin
güzelliği vb. betimlenir.
Ø Tegazzül: Kasidelerin içinde bir fırsatını düşürüp aynı ölçü ve uyakla bir gazel
söylemektir. Her kasidede tegazzül bulunmaz.
Ø Girizgâh: Methiye bölümüne geçerken söylenen hazırlık beyitidir.
Ø Genellikle tek beyittir. Şairin asıl konuya geçişini sağlar.
Ø Methiye: Kasidenin sunulduğu kişinin övüldüğü bölümdür.
Ø Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür. Fahriye bölümü de her kasidede bulunmak
zorunda değildir.
Ø Dua: Kasidenin son bölümüdür. Şair, övdüğü kişiye iyi dileklerde
Ø bulunup dua eder.
----DEVAMI İÇİN PDF İNDİR TIKLAAA
----DEVAMI İÇİN PDF İNDİR TIKLAAA

Yorum Gönder